top of page

Aşk Üzerine

Güncelleme tarihi: 18 Eki 2024


Selam sevgili okur. Umarım iyisindir. Yüzyıllardan beri hakkında romanlar-hikayeler yazılan, şarkılar bestelenen, şiirlere konu olan, üzerine filmler-diziler çekilen, sanatın olduğu kadar hayatın da içinde hep var olan duygudur, aşk. Bu yazımda seninle aşkı ve bazı film-dizi karakterlerinin aşk anlayışlarını paylaşacağım. Hadi yazıya geçelim.



Öncelikle Bu Aşk Dediğimiz Şey Ne?


Aşkın bir sürü tanımı var ve her bireye göre aşkın tanımı değişir. Yazarların, psikologların, felsefecilerin, sanatçıların kısacası herkesin aşk hakkında bir yorumu var. Mesela bana göre aşk, hem dünyanın en güzel duygusuyken hem de en acı veren duygularından biri. İnsana çok iyi gelebilir ama her an seni öldürmeye hazırdır. Aşk bence bizim zaaflarımızı kullanan ve onun için her şeyi yapabileceğimiz bir duygudur. Kendimize saygımızı yitiririz ve yapmam dediğimiz ne varsa yaparız.


Aslında farkında olmadığımız bir delilik hali aşk. Aşk aynı zamanda bir bilinmezlik halidir. Hiçbir zaman kesinlik yoktur ama her zaman bir ihtimal vardır. Bu yüzden de bilinmezlik duygusuyla da o aşkı yaşamak ve devam ettirebilmek için daha çok çabalarız. İçinde umut da barındırır kötü durumlar da. Aşk aynı zamanda azla yetinmektir ve aşırı fedakârlık göstermektir. Aşk narsistik bir durum gibidir. Aslında aşık olduğumuz kişiye değil, o kişinin gözündeki “sen”e aşık olma ve o duyguları sevme durumudur.



Aşkın Felsefeye Göre Tanımı;


Aşkın; içsel deneyim, mutluluk arayışı, adanmışlık duygusu, fedakârlık gibi derin duyguları kapsayan tanımları vardır. Her şey aşk olarak nitelendirilebilir. Aşk, tutkuyu içerir. Aynı zamanda insanlaştırılmış cinselliktir. Tabii ki aşk kavramı felsefede düşünürlere ve akımlara göre değişir ancak birkaç örnek verilebilir:

Platon’a göre aşk: Güzellik arayışı ve ölümsüzlük arzusudur. Tutkuları barındırır. Aşık olan kişi, güzellik ve mutluluk arayışı içinde olur. Ruhunun tamamlanması için gereken diğer ruhu arar. Aşkı derin bir şey olarak tanımlar. "Aşk, ciddi bir akıl hastalığıdır" der.


Sokrates’e göre aşk: Öncelikle Sokrates'in aşkla ilgili fikirleri, Platon'un "Symposium" adlı eserinde yer alır. Sokrates'e göre aşk, bilgelik arayışı, ideal aşkı bulma, güzellik arayışı ve manevi bir bağlantıya dayanan bir duygudur. Kişi bunları takip ederek gerçek aşkı bulur. Sokrates aşkı Eros olarak tanımlar. Aşkın, ruhun derinlerine işlediğini ve içsel tanrısal bir güç olan Eros ile ilişkili olduğunu söyler. Kısaca Sokrates’e göre aşk; arayış, öğrenme, ruhsal gelişim ve ruhsal bağlantıdır.

Psikolojiye Göre Aşk;

Literatüre baktığımızda bireyler için aşkın varlığı, aşkın tanımı, aşkın hissettirdikleri, romantik anlamda duygularının varlığı ve davranışa yansıma biçimleri, psikolojik iyi oluş ve yaşam tatmini konularını görürüz. Aşkın, hayatın ne derece içinde yer aldığına ve bireylerin iyi oluşlarına, yaşam doyumlarına ve hayata bakış açılarına bakılarak ne derece güçlü bir duygu olduğu söylenebilir.

Freud'a göre: Freud aşkı, "Anneden ayrışmanın yarattığı boşluktan önceki bir olma evresinin yeniden inşası" olarak tanımlar. Freud, aşkın cinsel dürtülerle ilişkili olduğunu ve çocukluk deneyimlerinin eş seçimi sürecini etkilediğini vurgular. Libidonun harekete geçtiği bir durum olduğunu söyler. Aşkın bazı olumsuz sonuçlara yol açabileceğini de ekler.

Jung'a göre: Jung, aşkın kendini gerçekleştirmeyi hedefleyen bir duygu olduğunu söyler. Jung'a göre aşk, bireyin hem kadınsı hem de erkeksi özelliklerinin kendi içinde bütünleşmesini yani ruhsal bütünleşmeyi kapsar. Bu da içsel bir denge ve uyum anlamına gelir Aşk, bireylerin kişisel gelişimlerine de katkı sağlar. Jung'a göre aşk, cinselliğin ötesindedir. Derin bir ruhsal bağlantıyı içerir. Aynı zamanda aşkın bireylerin hem bilinçli hem bilinçsiz yönlerinin kapsandığını ve kişileri korkularıyla ve arzularıyla yüzleşmesini sağladığını söyler.



Bilime Göre Aşk;


Bilim insanları aşkı, frontal lob ve thalamusda meydana gelen kimyasal fonksiyonlara bağlar. Bilimsel açıdan baktığımızda, aşık olmamıza neden olan hormonlar ve kimyasallar vardır. Bunlar sinir büyüme faktörü, testosteron, dopamin, östrojen, serotonin, oksitosin ve norepinefrin (noradrenalin), vazopressindir.


Edebiyatçılara Göre Aşk;


Edebiyatçılar aşkı daha insanın içine, duygulara yönelmiş olarak tanımlarlar.

William Shakespeare: Shakespeare’e göre aşk, tatlı ve acı duygular arasında gelip gider. Eserlerinde tutkulu aşkların yanı sıra aşkın tehlikelerini, ihaneti ve ayrılığı da işlemiştir.

Fyodor Dostoyevski: Dostoyevski, gerçek aşkın bireylerde değişim yaratabileceğini, onları ruhsal ve ahlaki yenilemeye sokabileceğini düşünür. Bunun yanı sıra aşkın çok büyük acılar içerdiğini de kabul eder. Karakterleri genellikle iç çatışmalar, karşılıksız aşk ve insan ilişkilerinin karmaşıklığı ile uğraşır. Aşkı, insanı hem yücelten hem de acı çektiren bir duygu olarak tasvir eder. Kısaca aşkın kişinin kendisini yansıttığını ve maneviyatla iç içe olduğunu söyler. Aynı zamanda insana hem acı veren hem de yücelten bir duygu olduğunu ve aşkın kişileri değiştirebileceğini düşünür. "Sevmek, güzel birinde aşkı aramak değildir. O kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır." der.


 

Gelin şimdi sizinle bazı film-dizi karakterlerinin aşk anlayışlarını görelim.

 

Aşk İçin Her Şey Mübah Mıdır? : Anakin Skywalker


Padme'ye olan aşkını her Star Wars hayranı bilir. Anakin çok tutkulu, son derece sadık bir aşıktı. Padme'ye olan aşkı bütün eylemlerini ve düşüncelerini etkilerdi. Zaten zayıf noktası Padme ve güç olduğu için karanlık tarafa geçiyor. Anakin, Padme'ye onu ilk gördüğü andan itibaren aşıktı. Padme'yi ne pahasına olursa olsun, ahlaki olarak yanlış olan eylemler gerçekleştirecek olsa bile her şeyden korurdu. Anakin, Padme'ye bağlandıkça onu kaybetmekten de daha çok korkar hale gelmişti. Bu durum, onun çok daha kolay manipüle olmasına ve karanlık tarafa geçmesine neden oldu. Kısaca aşktan gözleri kör olmuştu diyebiliriz. Bu yoğun sevgi duygusu Anakin'de aşırı kıskanma ve sahiplenme duygularını doğurdu. Onu herkesten kıskanır ve kaybetmekten aşırı derecede korkardı.


Anakin'in, Padmé'ye olan aşkı trajik bir şekilde geri tepti. Korkusu ve bağlılığı onu karanlık tarafa götürdü ve Darth Vader oldu. Aşkı için yıkıcı seçimler ve eylemler yaptı. Oysaki o seçilmiş kişiydi...  Anakin'in duyguları yanlışlıkla Padmé'nin ölümüne neden oldu. Anakin Skywalker'ın bir sevgili olarak tasviri aşkın gücünü ve karmaşıklığını gösterir. Padmé'ye olan aşkı yoğun ve gerçek olsa da korku, sahiplenme, kıskançlık gibi duyguları kişiliğinin karanlık yönleriyle karıştı. Bu durum, ilişkilerde duyguları anlamanın ve hissettiğimiz duyguları yönetmenin önemini vurguluyor ve kontrol edilemeyen tutkuların yıkıcı olasılıkları hakkında bize bir uyarıcı oluyor.



Aşkı ve Takıntısı Yüzünden Ölen Love Quinn


Love; çok tutkulu ve aşkını yoğun bir şekilde yaşayan, aşkı için her şeyi göze alan ve fedakârlık yapan biridir. Hatta bu durum sevdiği diğer insanlar için de geçerli. Love, sevdikleri söz konusu olduğunda onları korumak için her şeyi göze alır. Sevdiklerine karşı ve Joe'ya karşı aşırı sadık ve bağlıdır. Onları korumak için sınırları aşan eylemler de gerçekleştirir. Love, karmaşık biridir ve aşkı da aynı şekilde karmaşık yaşar. Aşık olduğunda sahiplenici ve manipülatif olur. İlişkiyi sürdürmek ve sevdiklerini korumak için aşırı önlemler alarak hareket eder. Eylemleri her ne kadar aşkından kaynaklansa da kendi güvensizlikleri ve geçmiş travmalarından da kaynaklıyor olabilir. Love, aşk konusunda mükemmeliyetçidir: İdeal bir aşk ve sevgili arzular. Derin ve duygusal bir bağ arar. Partnerinin onu anlamasını ve kabul etmesini ister. Fakat bu ideal aşk arzusu, gerçeklikle çatışır ve ilişkisindeki problemleri görmesini zorlaştırır.


Love'ın partneri için duyduğu aşk, bazen onu kötü yollara götürebiliyor. İlişkisini korumak ve sürdürmek için manipülasyona, hileye ve hatta şiddete, aldatmaya başvurabilecek kadar ileri gidebiliyor. Başkalarını etkilemek için ve istediğini elde etmek için ya da partnerini kıskandırmak için çekiciliğini, güzelliğini ve zekasını kullanmaktan hiç çekinmiyor. Hedefine stratejik adımlarla ilerliyor. Aşk ile takıntı arasındaki farkın ve takıntının neler doğurabileceğini gösteren bir karakter. Bence Love karakteri, toxic ve saplantılı ilişkilerin tehlikelerine dair uyarıcı bir örnek. (Bu arada Joe salaktır arkadaşlar! Love'ı bıraktığı ve öldürdüğü için ondan nefret ediyorum! Ek olarak da bence Joe ve Love çok uyumluydu.)



Ruh İkizini Arayan Ted Mosby


Ted, umutsuz bir romantiktir ve çok duygusaldır. Hep kendisi için doğru kişiyi bulmaya çalışır. Çoğu zaman kalbinin sesini dinler. Bir nevi aşkta gurur olmaz cümlesinin tanımı diyebiliriz kendisine. Aşkta idealisttir, mükemmel ilişki için çok çabalar. Aşkta kadere, şansa ve ruh eşine inanır. Ted, aşık olduğu zaman ısrarcı ve kararlı olur, kolay kolay vazgeçmez ve unutamaz. Reddedilmelere, kalp kırıklıklarına, terk edilmelere ve platonikliğe alışıktır. Bunlara rağmen aşka olan inancını kaybetmez. Örneğin Robin’le olan ilişkisini düşünün. Robin’e yıllarca aşık kalıyor ve hep bir umut besliyor. Aşkı içi risk alıyor ve sonuna kadar çabalıyor. Ted, aşık olduğunda partnerine kendisini adayan, sadık biridir. Fedakârlık yapmaya her zaman hazırdır. Aşık olduğu kişiyi kendinden çok sever ve değer gösterir.


Ted, uzun ilişki insanıdır ve ilişkisini sürdürmek için çabalar. Çok romantik olduğunu da unutmamak gerekir. Ted; sevgilisini mutlu etmeye, jestler, sürprizler yapmaya ve unutulmayacak anlar yaratmaya bayılır. Sevgisini her daim gösterir ve bundan gocunmaz. Duygusal olarak savunmasızdır ve duygularını korkmadan sevdiği kişiye söyler. Gerçek aşkı, gerçek ilişkiyi araması ilişkilerini şekillendirir. Doğru kişiyi arar ve birinin doğru kişi olduğunu düşünüyorsa gerekirse ölene dek o kişiyi bekler. Ted, bize doğru kişiyi bulmaya çalışırken hayatımızda, ilişkilerimizde olabilecek zorlukları gösterir. Aynı zamanda bu süreçte kendimizi keşfettiğimizi de öğretir.



Winx Club'ın Aşkosu: Stella


Stella, gerçek aşka inanır. Tutkulu bir ilişki ister. Partnerlerinden sürekli ilgi ve sevgi bekler. Çapkın bir karakter olduğunu da söylemek gerekir. Başkalarının ilgisini kolayca çeker ve güzelliğiyle karşısındakileri kolayca etkiler. Stella, partnerine karşı sadık ve destekleyici bir sevgilidir. Sevgilisiyle arasında olan duygusal bağa değer verir ve her zaman ona destek olur. Partnerinin kişisel gelişimine ve zorlukları aşmasına yardımcı olur. Stella'nın Brandon’la olan ilişkisinde de gördüğümüz gibi, Stella aşk hayatında sürekli iniş çıkışlar yaşar. İlişkilerinde hem mutlu olur hem de üzülür. Duygularını doruklarda yaşar. Stella için arkadaşlıkları da çok önemlidir ve ilişkilerini etkiler. İlişkilerinde uzlaşmacı bir tavrı vardır. Mesela Brandon’la olan ilişkisinde kavgalar olduğu zaman bu zor durumu aşmak için yeniden barışmanın bir yolunu bulur. Farklılıklar üzerine çalışır ve farlılıkları aşmak için çabalar.




Eveeet, bir yazımın daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsindir sevgili okur. Yazıyı bitirmeden önce sana hem bir yazı hem de içinde mesaj içeren bir fotoğraf ve şarkı önerisinde bulunacağım. Her şey güzel olacak diyerek sana şarkıyı bırakıyorum. Kendine iyi bak!


 

Kaynaklar

TELCİ, Ş. (2023). Aşk. 22 Mayıs 2023 tarihinde  https://www.adapsikoloji.com/tr/m/psikiyatrist-uzman-doktor-sukran-telci-yazilari/ask.html adresinden alınmıştır.

 

5 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentarer


bottom of page